Bir Sürgünün Anıları
Az önce bitirdiğim muazzam bir eserdir, Bir Sürgünün Anıları. ülkemizin bir arpa boyu yol alamamış olduğuna birinci dereceden kanıttır.
Aziz Nesin'in bizi suçladığı kadar var. Biz yeni Aziz Nesin'ler
bekliyoruz başka da bir halta yaradığımız yok.
“Amerika’nın hudutları Türkiye’den geçer”
cilere ve hala Orta Asya'dan bir kızıl elma koparmak isteyen yobazlara, Amerika
bize babamızın hayrına 150 milyon vermez diye haykırmıştır. Ama nafile. sen
misin haykıran? dönemin sıkıyönetimi ve baskıcı anlayışının gazabına
uğraşmıştır. Esasen kraldan çok kralcılar, sağ-sol fark etmeksizin her
yönetimde var. Olayın tarihi 1948.
Sürgüne gönderilen Aziz Nesin, yakın
arkadaşlarının bile kendisine selam dahi vermekten çekindiği bir dönemde,
ailesi dağılmış, aç kalmış, parasız kalmış, çokça üşümüş olan kendisini
doğrudan doğruya Bursa'daki yaşam mücadelesini anlatmıştır. Nesin'in anılarında
en sevdiğim yanı, sansüre mahal vermemesi. İç düşüncelerinden, yıllar sonraki
eklemelerine kadar sizinle samimi bir diyalog kurması.
Biz Aziz Nesin'i de hak etmedik.
Son olarak bir not:
Kitapta sürgün notları olarak yayınlanan bir bölümde Şadi Uysal'ın Nesin'e bir mektubunda şu cümle geçiyor.
"Hürriyet bizim memleketimizde bir gazete ismidir, bir de anka kuşudur. Konuşmak
korku... Yazmak korku..." esasen bu kitabı okuyana değin bu cümleyi
ona ait sanardım, böylelikle gerçek sahibini de tanımış oldum.
Kitapta yayınlanan mektuplar yazarın mübalağa yapmadığını gösteriyor, ayrıca Bursa'daki
günlerini kanıtlar niteliktedir. Tavsiye edilir.
Yorumlar
Yorum Gönder